Göç sineması bağlamında sınıfsal bir değerlendirme Aki Kaurismaki ve mülteci filmler
Abstract
İnsanlığın tarihsel olarak belki de en eski olgularından biri olan "göç" kavramı, pratikte yüzyıllardır devam etmekte ve küresel kapitalizmin girdiği krizlerle tüm dünyada etkisini göstermektedir. Kapitalizmin nihai zafer kazandığı iddialarının çokça dillendirildiği post-modernizm sonrası dönemde de göç kavramı karşımıza çıkmakta, onun ayrı bir kategorisi olan "mülteci göçleri" ise son yılların en çok tartışılan konularından birini oluşturmaktadır. Savaş, yoksulluk ve politik baskılar yüzünden ülkelerinden göç etmek zorunda kalan mülteciler, insanca bir yaşam sürebilmenin umuduyla gittikleri ülkelerde ırkçı, ötekileştirici ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalabilmektedirler.
Bugüne kadar yerli ve yabancı birçok farklı yönetmen tarafından örnekleri üretilen göç sineması, günümüzdeki siyasi krizlerle birlikte rotasını ağırlıklı olarak mülteciler üzerine çevirmiştir. Ancak her ne kadar mülteci öyküleri bu filmlerde yer tutsa da, yaşanan toplumsal dönüşümlerin ardından sınıfsal tabanlı çözümlemelerin yapılmadığı bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar. Söz konusu bu realitenin minimalist bir yönetmen olan Aki Kaurismaki tarafından kırıldığı görülmektedir.
Bu çalışma "sinema ve göç" teması çevresinde olan mülteci filmlerini konu edinirken özellikle son yıllarda küresel biçimde yaşanan mülteci sorunları ekseninde mültecilerin sosyal-sınıfsal koşullarını sinema üzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. çalışmada Aki Kaurismaki'nin Umut Limanı (Le Havre) ve Umudun Öteki Yüzü (The Other Side of Hope) filmleri toplumbilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak irdelenecektir. The Concept of "immigration" one of the historically perhaps the oldest phenomena of humanity, it has been practicing for centuries and influenced by global crises of capitalism all over the world. The concept of immigration emerges in post-postmodernism period where the claims of capitalism are the ultimate victory, its seperate category, "refegee immigration" is one of the most debated issues in recent years. Refugees forced to migrate due to war, poverty and political pressure, they are confronted with racist, alienating and disciriminatory pricatices in the countries going to the hope of leading a decent life.
Until today produced immigration cinema by many diffrent local and foreign directors, they turned its mainly route on refugees along with the current political crisis. However, even though refugee stories take place in these films, it is a reality that no-class based analysis is made after the social transformations. It is seen that this reality has been broken by Aki Kaurismaki, a minimalist director.
This study aims to evaluate the social and class conditions of refugees through cinema, especially in the context of the refugee problems that have been experienced globally in the recent years, while mentioning refugee films around the theme of "cinema and immigration". In this study, Le Havre and The Other Side of Hope films of Aki Kaurismaki will be examined using sociological analysis method.
Source
Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi = International Cinema and Youth CongressCollections
- Bildiri Koleksiyonu [10]