İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Kavram, İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Meslek Yüksekokulunun akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Türkiye’de hemşirelik alanında yaşlı ayrımcılığı ile ilgili yapılan lisansüstü tezlerin incelenmesi
 (BİLSEL Yayıncılık, 2025) Döner. Nedime Hazal; Gençer Şendur, Elif; Tüzün Özdemir, Sevda; Usta Yeşilbakan, Öznur; Koçyiğit, Şermin
Amaç: Bu çalışmada, hemşirelik alanında yaşlı ayrımcılığı konusunda yapılan lisansüstü çalışmalar sistematik bir şekilde incelenerek, konu alanları ve özelliklerinin belirlenmesi, mevcut durumun ortaya konması ve sonuçların detaylı biçimde sunulması amaçlandı.  Gereç-Yöntem: Nitel araştırma türlerinden biri olan doküman analizi yöntemi kullanarak gerçekleştirilen bu çalışmada Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Ulusal Tez Merkezi veri tabanından “yaşlı ayrımcılığı” anahtar kelimesi kullanılarak lisansüstü tezler tarandı. Toplamda 18 lisansüstü tez ile çalışma tamamlandı. Çalışmaya dahil edilen tezler betimsel analiz ile değerlendirilmiş olup yayın tarihi, anabilim dalı, araştırma türü, kullanılan ölçüm araçları ve örneklem grubu açısından incelendi.  Bulgular: Çalışma kapsamına alınan lisansüstü tezlerin 2008-2024 yılında yapıldığı konu ile ilgili en fazla tezin 2019 yılında yapıldığı belirlendi (n=3, %16.7). Tezlerin çoğunun yükseklisans düzeyinde olduğu (n=16, %88.9) ve büyük çoğunluğunun Hemşirelik Anabilim Dalı (n=10, %55.6) bünyesinde yürütüldüğü belirlendi. İncelenen tezlerin tamamında yaşlı ayrımcılığını değerlendirmeye yönelik geçerlik ve güvenirliği yapılmış ölçüm araçlarının kullanıldığı belirlendi. Çalışmaya dahil edilen tezlerin örneklem grubu incelendiğinde ise yarısında hemşirelerin (n=9, %50) örneklem grubunda yer aldığı saptandı.  Sonuç: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan eşitsizliklerin azaltılması (Hedef 10) ile sağlıklı bireyler ve kaliteli yaşamın sağlanması (Hedef 3), yaşlı ayrımcılığının ortadan kaldırılmasıyla doğrudan ilişkili olup, bu kapsamda yaşlı ayrımcılığıyla mücadelenin, toplumun bütüncül kalkınması ve sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleştirilmesi açısından kritik bir önemi bulunmaktadır. Konuya ilişkin etkili müdahale stratejilerinin geliştirilebilmesi için, bu alanda nitel, karma, metodolojik ve deneysel çalışmaların artırılması önerilmektedir.
Yaşam boyu öğrenme: Türkiye’de hemşirelik alanında yapılan lisansüstü tezlerin incelenmesi
 (ISARC International Science and Art Research Center, 2025) Gençer Şendur, Elif; Döner, Nedime Hazal; Tüzün Özdemir, Sevda; Usta Yeşilbakan, Öznur; Geboloğlu, Banu; Öztürk, Orkun Burak
Giriş ve Amaç: Bilginin sürekli değişip gelişmesi, hemşirelikte mesleki yetkinliklerin korunması ve geliştirilmesi yaşam boyu öğrenmeyi mesleki bir gereklilik olarak ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de hemşirelik alanında yaşam boyu öğrenme konulu lisansüstü tezlerin sistematik olarak incelenerek alana genel bir bakış sunulması ve gelecekteki çalışmalara rehberlik edilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada nitel araştırma türlerinden olan doküman analizi yöntemi kullanıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Ulusal Tez Merkezi veri tabanından “yaşam boyu öğrenme” ve “hayat boyu öğrenme” anahtar kelimesi ile lisansüstü tezler tarandı. Dahil edilme kriterlerini karşılayan toplamda on tez çalışma kapsamına alındı. Tezler, yayın yılı, türü, anabilim dalı, araştırma tipi, ölçüm araçları, örneklem ve değişkenler açısından betimsel analizle incelendi, veriler sayı ve yüzde ile değerlendirildi.  Bulgular: Çalışma kapsamındaki tezlerin 2017-2024 yılları arasında ve en fazla tezin 2022 yılında (%30) yapıldığı belirlendi. Tezlerin tamamının yüksek lisans düzeyinde ve tanımlayıcı tipte olduğu saptandı. Tezlerin %50’sinin Hemşirelik Anabilim Dalı bünyesinde yürütüldüğü ve yarısından fazlasının örneklemini hemşirelerin oluşturduğu belirlendi. Tezlerin tamamında incelenen değişkenlere yönelik ölçüm araçları kullanılmış olup en sık kullanılan (n=9, %90) ölçeğin “Yaşam Boyu Öğrenme Eğilimi Ölçeği” olduğu saptandı. Problem çözme becerisi, bireysel girişimcilik algısı, öznel mutluluk, yenilikçilik, stresle baş etme, mesleki yetkinlik, lisansüstü eğitime yönelik tutum, kariyer adanmışlığı ve iş doyumu değişkenlerinin de incelendiği saptandı. Sonuç: Konu ile ilgili doktora düzeyinde lisansüstü tez çalışmalarına ihtiyaç olduğu, deneysel desende planlanacak tezlerin yanı sıra metodolojik ve nitel araştırma desenleriyle planlanacak çalışmaların literatürü hem çeşitlendireceği hem de güçlendireceği düşünülmektedir.
Çocukluk çağı ihmal-istismar yaşantısı bulunan yetişkin hükümlülerin bağımlılık ve kriminal özelliklerinin incelenmesi
 (Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği, 2023) Zengin Taş, Esin; Şeker, Fatma Dilek
Amaç: Bu araştırma ile çocukluk çağı ihmali ve istismarı yaşantısı bulunan yetişkin hükümlülerin bağımlılık ve kriminal özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.  Yöntem: Tanımlayıcı kesitsel desendeki bu araştırmanın örneklemini 230 (46 ihmal yaşantısı olan, 184 ihmal yaşantısı olmayan) yetişkin hükümlü oluşturmaktadır. Çalışmada hükümlülerin kişisel ve kriminolojik bilgilerini içeren bilgi formu ve Bağımlılık Profil İndeksi (BAPİ) kullanılmıştır. Veriler değerlendirilirken tanımlayıcı istatistikler ve pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: İhmal ve istismar yaşantısı olan hükümlülerin yaş ortalaması 32.56 ± 9.44 olup %58,7’sinin bekâr olduğu, %78,3’ünün travmatik olay geçmişinin bulunduğu, %67,4’ünün aile içerisinde fiziksel şiddete maruz kaldığı, %65,2’sinin intihar düşüncesinin bulunduğu, %50’sinin kendine zarar verme davranışının olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İhmal yaşantısı olan hükümlülerin bağımlılık özellikleri incelendiğinde %82,6’sının hayat boyu madde kullanım davranışının bulunduğu, %34,8’inin hemen hemen her gün madde kullanımının olduğu, %69,6’sının çoklu madde kullandığı, %76,1’inin aile ve çevresinde madde kullanan kişilerin bulunduğu ve %78,3’ünün hayat boyu üçten fazla kez esrar, % 43,3’ünün ekstazi ve %34,8’inin metamfetamin kullandığı saptanmıştır. İhmal yaşantısı olan hükümlülerin kriminal özellikleri incelendiğince %73,9’unun mükerrer suçlu olduğu, %60,9’unun ailesinde suç öyküsünün bulunduğu, %54,3’ünün uyuşturucu kaynaklı suçlar nedeniyle ceza infaz kurumunda bulunduğu ve %67,4’ünün en az bir kez denetimli serbestlik tedbiri aldığı saptanmıştır. Araştırmada hipotezleri test etmek için pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre ihmal yaşantısı olan hükümlülerde fiziksel şiddet ile hayat boyu madde kullanımı arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Araştırma sonucunda çalışmaya katılan ve çocukluk çağı ihmal ve istismar yaşantısı bulunan hükümlülerin hayat boyu madde kullanım oranlarının yüksek olduğu ve kriminal özellikleri bakımından mükerrer suç, ailede suç öyküsü, geçmişte denetimli serbestlik tedbiri öyküsü ve çoğunlukla uyuşturucu kaynaklı suç öyküsü özelliklerinin olduğu saptanmıştır.
Ceza infaz kurumlarında hassas gruplarla yapılmış çalışmaların betimsel analizi
 (İktisadi Kalkınma Ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (İKSAD), 2023) Zengin Taş, Esin; Turun, Gamze
Ceza infaz kurumları herhangi bir suçtan dolayı hükümlü, ya da bir suç isnadı nedeniyle tutuklu olarak bulunulan kapalı kurumlardır. Günümüzde bu kapalı kurumlarda gerçekleştirilen uygulamalar ceza odaklı anlayıştan uzaklaşmış; mevcut ceza-adalet sistemi anlayışı, kişiyi işlediği suçtan uzaklaştıracak ve yeniden suç işlemesine engel olacak birtakım uygulamaları içeren bir sisteme evrilmiştir. Bu durum, ceza infaz kurumları içerisinde bulunan hükümlü profilinin özelliklerinin saptanması ve ortaya çıkan gereksinimler doğrultusunda iyileştirme odaklı programların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.   Ceza infaz kurumları, her ne kadar yaş, cinsiyet, güvenlik vb. sınıflandırmalara göre ayrımlaşmış olsa da; aynı ceza infaz kurumunda, pek çok farklı profil bir arada olabilmektedir. Literatürde hassas, dezavantajlı, kırılgan, özel ihtiyaç sahibi gibi isimlerle adlandırılabilen bu gruplar, kadın, çocuk, yaşlı, engelli, kronik hastalığa sahip, cinsel ve etnik azınlık vb. gruplardan oluşabilmekte; bu grupların kendine has gereksinimleri, iyileştirme odaklı ceza-adalet sisteminin uygun bir şekilde işletilebilmesi adına önem kazanmaktadır. Bu ihtiyaçların saptanmasında da yapılan bilimsel çalışmaların önemi büyüktür.  Bu araştırma ceza infaz kurumlarında hassas gruplarla yapılmış çalışmaların betimsel bir analizini sunmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda YÖK tez veri tabanında 1983-2023 yılları arasındaki son 40 yıllık dönemde ceza infaz kurumlarındaki hükümlü/tutuklularla yapılan 308 tez çalışması incelenmiş; “hassas gruplarla yapılmış olma” dahil edilme kriterini sağlayan 81 çalışma örneklem olarak belirlenmiştir. İncelenen çalışmaların en çok kadın ve çocuk alanında yapılmış olduğu; diğer hassas gruplara yönelik çalışmaların yok denecek kadar az olduğu görülmüştür. Çalışmaların daha çok sosyal bilimler ve sağlık bilimleri alanında yapılmış olduğu ve yüksek lisans derecesinde gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Buradan hareketle ortaya çıkarılan sonuçların, hassas gruplar için ihtiyaç duyulan araştırmalara yol göstereceği düşünülmektedir.
Breast cancer-related lymphedema self-care practices: a cross-sectional descriptive study
 (AVES, 2025) Dizer, Berna; Olgun, Şule; Urgancı, Ayvaz Ulaş
Objective: Lymphedema is a condition seen in breast cancer patients after mastectomy and significantly affects the quality of life. Self-management strategies are important for preventing lymphedema and reducing its severity. This study aims to evaluate the self-care abilities of breast cancer-related lymphedema (BCRL) patients after surgery.
Methods: This study was conducted in a cross-sectional descriptive design. Study data were obtained from a single private hospital between August 2021 and May 2022. The study sample consisted of 53 patients who had undergone mastectomy in the last 2 years and were at risk of developing lymphedema. A socio-demographic data form and the Breast Cancer Related Lymphedema Self-Care Scale were used to collect data. The relationship between sociodemographic and clinical variables and the Breast Cancer Related Lymphedema Self-Care Scale was evaluated with Pearson and Spearman correlation tests.
Results: The mean score of the BCRL Self-Care Scale was 70.79 ± 13.49. 79.2% of patients reported consistently adhering to infection prevention measures, 37.7% performed recommended exercises regularly, and 56.6% did not wear compression garments daily. Younger patients showed better adherence to self-care in the Activity subscale (P < .05), and married individuals had higher Sustainability subscale scores. Chronic disease was associated with lower protection scores (P < .001).
Conclusion: Sociodemographic and clinical factors such as knowledge, marital status, and chronic illness significantly influence self-care practices. While infection prevention was strong, exercise and compression garment use were insufficient. Interventions focused on physical activity and pressure management are needed to improve lymphedema outcomes.




















